Bilimde İtibar Hırsına Bir Örnek: Yağ Damlası Deneyi
Robert A. Millikan’a 1923 yılında Nobel Ödülü getiren yağ damlası deneyi iki tartışmayı doğurur. Birincisi, Millikan’ın, benimsediği varsayımlara uygun olmayan verileri göz ardı ederek manipüle ettiği iddiası, diğeri de danışmanlığını yaptığı doktora öğrencisi Harvey Fletcher’ın adını, deneyde önemli katkıları olduğu halde Nobel Ödülü getiren makaleye yazmamasıdır. Bu yazıda ikinci tartışma üzerinde durulacaktır. Millikan’ın uzun süredir ödül ve itibar peşinde koşan bir bilim insanı olarak, kendisine şöhret getireceğini tahmin ettiği bir çalışmayı tek başına üstlenmek istediği anlaşılmaktadır. Oysa Fletcher’ın ölümünden sonra yayımlanan otobiyografik yazısında yazdıklarıyla, Millikan’ın Otobiyografi’sinde anlattıkları arasındaki farklılıklar, yağ damlası deneyinin sadece Millikan’a ait olduğu konusunda şüphe uyandırmaktadır. İki bilim insanının deney süreci hakkında anlattıkları öyküler iki noktada farklılaşır. Bu farklardan ilki, deneyde su yerine yağ kullanılması fikrinin kime ait olduğuyla ilgilidir. İkinci ayrılık ise deney düzeneğinin siparişinin ne zaman yapıldığıdır. Bu noktalar ve Fletcher’ın deney süreci hakkındaki diğer bilgilendirmeleri, kendi yazdığı otobiyografinin özellikle ölümünden sonra yayımlanması konusundaki ısrarı ile birlikte düşünüldüğünde yağ damlası deneyinin “Millikan-Fletcher deneyi” olarak anılması gerektiği, Fletcher’a hak ettiği itibarın verilmesi açısından önemlidir.