Yasin Şahin – Henri Bergson’da Statik ve Dinamik Ahlâkın Sosyolojik İzdüşümü

Yasin Şahin – Henri Bergson’da Statik ve Dinamik Ahlâkın Sosyolojik İzdüşümü

Yasin Şahin, Arş. Gör. Dr., Giresun Üniversitesi

https://orcid.org/0000-0002-4016-1736

DOI: 10.5281/zenodo.6476578

Henri Bergson’da Statik ve Dinamik Ahlâkın Sosyolojik İzdüşümü

Bergson’da “ahlâk” kavramı üzerinden kapalı ve açık toplumların ahlâklanma biçimleri incelenmiştir. Ayrıca statik ve dinamik ahlâkın nasıl oluştuğu ve toplumsal alanda ne gibi yaptırımlarının olduğunun da üzerinde durulmuştur. Bergson, kapalı ve açık ahlâkın nasıl kazanılmış olduğu ve toplumsal alanda ne tür kültürel etkilerinin olduğunu bu eserinde açıklamıştır. O kapalı ve açık ahlâk biçimlerini zihin-altı ve zihin-üstü terimleriyle izah etmiştir. Ayrıca Bergson dinleri statik din ve dinamik din olmak üzere ikiye ayırmaktadır. O’na göre statik din sitenin dinidir, kapalı özellikte olup cemiyete aittir. Dinamik din ise açık dindir ve insanlığa aittir. Bu çerçevede Bergson ahlâk biçimlerinin, toplumların ve dinlerin birbiriyle ilişki biçimlerinin genel bir değerlendirmesini yapar.

Ebru Güven – Martha Nussbaum’un Dinsel Tahammülsüzlük Sorunu Üzerine Düşünceleri ve Çözüm Önerilerinin Bir İncelemesi

Ebru Güven – Martha Nussbaum’un Dinsel Tahammülsüzlük Sorunu Üzerine Düşünceleri ve Çözüm Önerilerinin Bir İncelemesi

Ebru Güven, Dr. Öğr. Üyesi, Artvin Çoruh Üniversitesi

https://orcid.org/0000-0002-5812-401X

DOI: 10.5281/zenodo.6476568

Martha Nussbaum’un Dinsel Tahammülsüzlük Sorunu Üzerine Düşünceleri ve Çözüm Önerilerinin Bir İncelemesi

Ayrımcılık insanlığın tarihi kadar eski olumsuz, yıkıcı, ötekileştirici bir tutumdur. Irkçılık, cinsiyetçilik, milliyetçilik, mezhepçilik, dincilik, sınıfsallık gibi pek çok farklı biçimlerde görünür olmaktadır. Ayrımcı tutumların ve eğilimlerin kaynaklarına baktığımızda çok geniş bir nedenler sıralamasıyla karşılamaktayız. Örneğin yanlış öğrenmeler, yaratılmış korkular, çarpıtılmış nefret duygusu, bilimsel, felsefi, siyasi düşünceler, dini-siyasi kişilikler, kusurlu eğitim anlayışları gibi etkenler bunların bazıları olarak gösterilebilir. Ancak insanlık tarihinde sorunların her zaman çözümleri de üretilmiştir. Bu çalışmada ayrımcı tutumlardan biri olan dinsel tahammülsüzlük probleminin anlamı, kaynağı, yarattığı sorunlar ve bunlara yönelik çözümler tarihsel ve toplumsal açılardan ele alınırken Amerikalı filozof Martha Nussbaum’un görüşlerinden hareket edilmektedir.

Mehmet Ali Gülpınar – Varoluşsal Hâl Üzerinden Ahlakiliği Çerçeveleme Denemesi: Hâlsel/Düşünümsel Etik

Mehmet Ali Gülpınar – Varoluşsal Hâl Üzerinden Ahlakiliği Çerçeveleme Denemesi: Hâlsel/Düşünümsel Etik

Mehmet Ali Gülpınar, Prof. Dr., Marmara Üniversitesi

https://orcid.org/0000-0003-1765-3529

DOI: 10.5281/zenodo.6476563

Varoluşsal Hâl Üzerinden Ahlakiliği Çerçeveleme Denemesi: Hâlsel/Düşünümsel Etik

Bu yazıda ahlakilik, “varoluşsal hâl” üzerinden temellendirilebilir mi sorusuna cevap aranmaya çalışılmıştır. Ahlakın “akıl” veya “duygu” yerine varoluşsal hâl üzerinden çerçevelendirilmesinin gerekçeleri ve imkânları tartışılmıştır. Bu arayışta karşıtlıklar üzerinden yürütülen tekçi veya ikili düşünce yaklaşımları yerine “farkı var’layan birlik” düşüncesi benimsenmiştir. Yine ahlaki düşünsellikleri “akılsallık” veya “akılsallaştırma”lar ile gerçekleştirmenin beraberinde getirdiği durumlar ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Ötekine açık akılsallıkların ahlakilikler ve ahlaki pratikler üretirken; ötekine kapalı akılsallaştırmaların daha çok ahlakçılık ve kategorik “iyi” ve “kötü”ler üzerinden giden ahlakçı pratiklerle sonuçlanması üzerine düşünülmüştür. Bu düşünüm iki örnek üzerinden açılmıştır: Pandemi sürecindeki “aşı karşıtlığı/ kararsızlığı” ve İstanbul Sözleşmesi etrafında yürütülen kadın ve aileye yönelik tartışmalar. Hem genel hem de İstanbul Sözleşmesi tartışmaları üzerinden “kendilik ve şahsiyet olarak kadın” bağlamında ahlakilik ele alınmıştır. Akılsallıklar çerçevesinde oluşturulacak ahlak sistemlerinin, teorilerinin ve toplumsal/kültürel ahlaki pratiklerin ana hatları ile çerçevesi çizilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevelemenin merkezi kavramları şunlardır: “arada’lık”, “ahlaki mesafe”, “yönelimsellik”, “fark”, “kendilik” ve “şahsiyet”. Bu kavramlar üzerinden “hâlsel/düşünümsel etik”, kendilik etiği, şahsiyet etiği ve meydanda etik/meydan etiği ele alınmıştır.

Mustafa Başaran, Mehmet Kaya – Eski Türk Eserlerinde “Saygı”

Mustafa Başaran, Mehmet Kaya – Eski Türk Eserlerinde “Saygı”

Mustafa Başaran, Psikolojik Danışman, Millî Eğitim Bakanlığı

https://orcid.org/0000-0001-8070-1947

Mehmet Kaya, Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi,

https://orcid.org/0000-0003-2659-3601

Eski Türk Eserlerinde “Saygı”

Doğası gereği toplumsal bir varlık olarak yaşayan insan, çevresiyle ilişkilerinde saygılı olmak zorundadır. Saygı kişiler arası iletişimin en temel öğelerinden birisidir. Sadece insanlara gösterilmesi gereken bir tutum olmamakla birlikte doğadaki bütün varlıklar için çok değerlidir. Buradan hareketle bu çalışmanın konusu saygı olarak belirlenmiş ve saygı kavramının, kültürümüzün öğelerinin sıkça yer bulduğu, Türk kültürünün önemli üç eseri olan Kutadgu Bilig, Dedem Korkut Kitabı ve Orhon Kitabelerinde işlenişi incelenmiştir.

Ender Büyüközkara – Yunus Emre Düşüncesinde Ahlak İlkeleri

Ender Büyüközkara – Yunus Emre Düşüncesinde Ahlak İlkeleri

Ender Büyüközkara, Dr., Sakarya Üniversitesi

https://orcid.org/0000-0002-7039-3159

DOI: 10.5281/zenodo.5336926

Yunus Emre Düşüncesinde Ahlak İlkeleri

Bu çalışmanın konusunu, Yunus Emre’nin tasavvuf sisteminde ahlak ilkelerinin incelenmesi teşkil eder. “Aşk” mefhumu söz konusu sistemde temel yapıtaşı konumundadır. Aşk, insanı hakikî manada insan kılan öğe şeklinde düşünülmekte ve bu çerçevede âşık, ahlaklılık ve kemal sahibi insan-ı kâmile tekabül etmektedir. Buna bağlı olarak ahlak ilkeleri, ahlaklılık ve kemal idealine ilişkin temel kurallar yani kişiyi âşık kılacak temel düsturlar şeklinde düşünülebilir.